Unal&Partners Hukuk Bürosu olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılını kutlamaktan büyük bir gurur ve heyecan duyuyoruz. Bu özel dönemde, Türkiye'nin kuruluşundan bu yana geçirdiği hukuki evrimi ve bu evrimin ülkemize sağladığı önemli katkıları göz önüne alarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuki temellerini incelemek ve bu tarihi dönemi anlamak istedik. Bu yazıda, Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuki süreçlerini ve hukuk devrimini ele alarak, Cumhuriyet'in kuruluşunda ve gelişimindeki temel etkenlere odaklanacağız.
Cumhuriyet, hukuksal açıdan, 29 Ekim 1923 tarihinde, 364 nolu "Teşkilâtı Esasiye Kanununun Bazı Mevaddının Tavzihan Tadiline Dair Kanun" ile 1921 Anayasasının altı maddesinde (1, 2, 4, 10, 11 ve 12nci maddeler) yapılan değişiklikler ve bu çerçevede 1nci maddeye "Türkiye Devletinin şekli hükümeti, Cumhuriyettir." cümlesinin eklenmesiyle kurulmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda etkili olan faktörler ve benimsenen ilkeleri tartışırken, bu tarihsel sürecin hukuki boyutunu da göz önünde bulundurmak önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin oluşumunda, hukukun rolü büyük bir öneme sahiptir. Aşağıda verilen paragraf, Türkiye'nin kuruluş süreci ve hukuki temelleri hakkında önemli bilgiler içermektedir:
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda hukuki süreç önemli bir rol oynamıştır. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları her aşamada meşruluk ilkesine büyük önem vermişlerdir. Mustafa Kemal'in Anadolu'ya gelişi, resmi görevlerinden istifası sonucu seçildiği Erzurum ve Sivas Kongreleri, 23 Nisan 1920'de toplanan Büyük Millet Meclisi, 1921 tarihli ilk Anayasa gibi adımlarla yasal zemin oluşturularak Cumhuriyet'in ilan edilmesi sağlanmıştır.
Hukuk devleti ilkesi, hukukun ve devletin bir araya gelerek kurduğu sıkı bir bağı ifade eder. Hukuk, devlete yasalarını yaptırırken, devlet de yurttaşlarını yönetebilmek ve onlardan itaat alabilmek için hukuka ihtiyaç duyar. Devletin hukukla meşru hale geldiği ve hukuk aracılığıyla yönetildiği bir hukuk devleti, toplumun hukuka dayalı düzenlenmesini sağlar.
Mustafa Kemal, modern bir Türk devletinin kurulmasını hedeflerken, bu amaçla hukuk devleti anlayışını benimsemiştir. Hukuk, yeni düzeni meşrulaştırmak, toplumsal düzeni sağlamak ve denetlemek gibi işlevler üstlenmiştir. Aynı zamanda hukuk, birçok kültürel devrimi desteklemiş ve düzenlemiştir, örneğin harf devrimi, kılık kıyafet, soyadı yasası, yeni takvimin kabulü ve kadınlara tanınan haklar gibi.
Türkiye'nin çağdaş bir toplum haline gelmesini hedefleyen Cumhuriyetçi kadrolar, bu amaç doğrultusunda uygarlığı temel bir referans olarak kabul etmişlerdir, ki bu uygarlık Batı uygarlığıdır. Batılılaşma, Osmanlı'nın son yıllarında başlamış ve bu süreç, Tanzimat dönemi olarak bilinir. Bu dönemde Batı hukukunun özgün uygulamaları, Osmanlı hukuk sistemi içinde yer bulmuş ve hukuki reformlar gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyet döneminde de bu Batılılaşma ve Batı hukukunun benimsenmesi süreci devam etmiştir.
Cumhuriyet dönemi hukuk devrimi, Osmanlı döneminde başlayan hukuk reformlarını sürdürmüş ve Batı hukukunun toplu bir şekilde benimsenmiştir. Medeni Kanun, Borçlar Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, Ticaret Kanunu, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, ve İcra İflas Kanunu gibi yasaların kabulü ve uygulanması, Türkiye'nin çağdaşlaşma ve modernleşme sürecini hızlandırmıştır. Hukuk devrimi, aynı zamanda toplumun hukuk bilincinin gelişmesine katkıda bulunmuş ve Türk hukukçularına yeni bir düşünce tarzı sunmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki bu hukuki temeller, çağdaş Türk toplumunun oluşturulmasında ve ulusal birliğin sağlanmasında önemli bir rol oynamıştır. Hukukun modernizasyonu ve laikleştirilmesi, ülkedeki çok hukuklu yapının ortadan kaldırılmasını ve tüm ülkede hukuk birliğinin sağlanmasını mümkün kılmıştır. Türkiye, bu hukuki dönüşümle, çağdaş uygarlığın hukuki standartlarına yaklaşma yolunda önemli bir adım atmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılını kutladığımız bu özel dönemde, ülkemizin hukuki geçmişini ve hukuki dönüşümünü hatırlamak, ülkemizin başarılarını ve ilerlemesini takdir etmek için mükemmel bir fırsattır. Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyetçi kadrolar, hukukun gücünü kullanarak Türkiye'yi çağdaş bir dünya toplumu haline getirmek için önemli adımlar atmışlardır. Unal&Partners Hukuk Bürosu olarak, bu yazıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuki temellerini inceleme fırsatı bulduk ve gelecek nesillere Cumhuriyet'in kuruluş sürecini ve hukuki evrimini daha iyi anlatma amacımızı taşıdık. Türkiye Cumhuriyeti'nin daha nice yıllara ulaşmasını diler, ülkemizin ilerlemesine ve kalkınmasına katkıda bulunmayı sürdürme arzusuyla bu özel dönemi kutlarız.
Unal Partners Hukuk Bürosu
Comments