
Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre Türkiye anti-damping uygulamalarında bir dönem dünyada altıncı sırada yer alan üye ülke olarak belirtilmiştir. Bu durum da ülkemizin ticari dinamikleri açısından ilgili önlemlerin hayati önem teşkil ettiğini gösterir bir done olarak karşımıza çıkmaktadır. İşbu bültenimizde genel anlamda “damping” tanımı ve ülkemizde ve dünyada gerçekleştirilen anti-damping uygulamalarını inceledik.
Damping nedir?
Damping; ihracatçı şirketin mallarını dış sektörde, iç sektörde sattığından daha düşük fiyat ile satmasına verilen isimdir. Damping; ucuz mal satmak anlamına gelmemelidir. Bir ürün ucuz ancak damping olmadan ya da pahalı ancak dampingli olabilmektedir. Damping sözcüğü bir karşılaştırma konusu olarak tanımlanabilir. Bu karşılaştırma; bir ürünün ihracatındaki fiyatıyla ihracatçı ülkede yer alan eşdeğer ürünün normal değeri arasında yapılmalıdır. Eğer ihraç fiyatı normal olan değerden düşük ise, ürünün dampingli olduğu kabul edilmektedir. İkisi arasında farkın bulunmasına verilen isim ''damping marjı''dır.
Anti-damping ne anlama gelmektedir?
Anti- damping, oluşan rekabetlerin kırılması faaliyetlerinin önüne geçilmesi hedefiyle alınan karar ve uygulamalar olarak tanımlanabilir. Rekabet kırma hedefi ile yapılan bütün faaliyetleri önlenmek ve haksız rekabeti engellemek için bakanlıklar, ticari birlikler ve ticaret odaları açısından alınan bütün kararlar anti- damping uygulamaları şeklinde dikkate alınmaktadır. DTÖ, haksız rekabetin önlenmesi hedefi ile üye ülkelere bir sürü şart koymaktadır.
Bir üretici üretmiş olduğu ürünün bir başka ithalatçı açısından sektöre daha ucuz fiyata sokulduğunu ispat ettiği takdirde yetkili kurumlara anti- damping başvurusu yaparak soruşturma açtırabilmektedir.
Dünya’da anti-damping uygulamaları nelerdir?
Dünya Ticaret Örgütü şartları, bütün üye ülkelere, yerel endüstrilerini yabancı ihracatçıların, haksız anlamda yapılan ticaret uygulamalarına karşı korumaları adına gereken önlemleri alma olanağı tanımaktadır. Dampingli ihracat, söz konusu olabilecek haksız ticaret uygulamalarından birisidir.
Yetkili olan makamlar; zarar ve dampingin ya da zarar tehdidinin büyüklüğünü, varlığını ayrıca bunların içerisindeki nedensellik bağını inceleyip gerekliği görüldüğü durumlarda dampingin engellenmesi veya telafi edilmesi hedefiyle anti- damping önlemini almaktadırlar. Anti- damping uygulamaları bu şekilde açıklanabilir.
Türkiye’de anti-damping uygulamaları ne şekilde kendini göstermektedir?
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler açısından, ithalata getirilen engellerin yanı sıra, iç piyasanın ithal ürünlere karşı korunması büyük önem teşkil etmektedir. Ülkemizde haksız rekabete karşı alınan önlemler “Dünya Ticaret Örgütü Anti Damping Anlaşması” ve “Avrupa Birliği” uygulamalarından elde edilen bilgiler kapsamında ortaya çıkartılmıştır. Ortada bir damping bulunduğunu ve bundan zarar gördüğünü iddia eden bir gerçek yahut tüzel kişi bulunuyorsa bu kişi/kişilerin başvurusu üzerine sürecin ilk adımı olan soruşturma başlatılmasına ilişkin incelemeye başlanmaktadır. Her ne kadar teoride bu tür soruşturmalara re’sen de başlanabiliyor olsa da “İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik”in 19. Maddesinde tarif edilen tüm şartların sağlanması ve yeterli delilin kendiliğinden ortada olması gerektiğinden uygulamada genelde başvuru üzerine soruşturma örneklerine rastlanmaktadır. Adım adım baktığımızda soruşturma aşaması şu şekilde ilerleyecektir:
Damping veya sübvansiyona konu olan ithalattan maddi zarar gördüğünü veya maddi zarar tehdidi altında bulunduğunu veya bu tür ithalatın bir üretim dalının kurulmasını fiziki olarak geciktirdiğini iddia eden üreticiler veya üretim dalı adına hareket eden gerçek veya tüzel kişi veya kuruluşlar tarafından, “İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik”’in 19 uncu maddesi hükümleri çerçevesinde dampingli ithalat ile yerli üretim dalı üzerindeki zararı ve ikisi arasındaki illiyet bağını gösterir bilgi ve belgeler ile birlikte İthalat Genel Müdürlüğü’ne yazılı olarak müracaat edilmesi,
Genel Müdürlükçe en çok 45 gün içinde tamamlanacak olan incelemeyi müteakiben soruşturmanın açılıp açılmaması konusunda İthalatta Haksız Rekabeti Değerlendirme Kuruluna teklifte bulunulur. Kurul tarafından soruşturmanın açılmamasına karar verilirse durum şikâyetçi tarafa bildirilir.
İthalatta Haksız Rekabeti Değerlendirme Kurulu tarafından soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, konuya ilişkin olarak ilgili ülkeye bildirimde bulunulur ve Resmi Gazete'de yayımlanacak bir tebliğ ile soruşturma başlatılır.
Soruşturma aşamasında ise sırasıyla somut olay hakkındaki bilgiler toplanır, toplanan bu bilgiler değerlendirilir ve sonuç olarak da geçici önlem, anti-damping vergisi veya fiyat taahütlerinin uygulanması ya da soruşturmanın herhangi bir önlem alınmadan kapatılması kararlarıyla sona erdirilir.
Damping/sübvansiyon varlığı iddiasıyla yapılan başvurunun akabinde soruşturma aşaması ne kadar süre içerisinde tamamlanır?
Dünya Ticaret Örgütü kurallarına göre yukarıda saydığımız süreçler normalde soruşturma açıldıktan itibaren bir yıl içerisinde, ancak hiçbir şekilde 18 aydan uzun olmamak kaydıyla, tamamlanmalıdırlar. Bu süre boyunca fiili ithalat yapılmasına ilişkin işlemler hakkında ise herhangi bir engel oluşturulmayacaktır.
Ünal § Partners Ekibi
Comments